KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ…

....

Hiç birisi hasretini gidermedi…

Ne güzel bir şarkıdır, klasiklerden…Şarkı gibi klasikleşen şeylerden birisi de toplum ne kadar değişirse değişsin bazı değiş(e)meyen arkadaşlık ilişkileri…

Düşünün bir kez şöyle bir…Kendinizi bildiğiniz günden itibaren kaç kişi girdi hayatınıza…Kaç arkadaşınız, dostunuz oldu? İlkokul sıralarından, üniversite arkadaşlığına; apartman komşuluğundan, tatil arkadaşlığına…Kim bilir kimler geldi kimler geçti…?

Elbet unutulmayan olduğu gibi unutulanlar da var. Tüm arkadaşlıklar hiç bitmeyecekmiş gibi başlar…Paylaşılanlar, yaşananlar karşılaştığımız yaşa göre değişir. Sıra arkadaşlığı bazen dostluğa, bazen aşka bile evrilir. Biten arkadaşlıkların ardından nedenini, niçinini sorarız…Belki bir kırgınlık belki bir kişilik çatışması belki bir husumet sebeptir.. Bazen de sebep yoktur; sadece bitmiştir…Hepsi de doğaldır, hayatın içinden herkesin yaşayabileceği türdendir…

Ancak bazıları vardır ki bitiremez zararlı da olsa arkadaşlığını.. Bunun da sebepleri var tabii…Bir ilişki toksik bir hal aldıysa, alma-verme dengeleri değiştiyse,

zarar veriyorsa elbette bitmeli ya da bitirilmelidir. Bazen arkadaşımızla olan ilişkimizin bize iyi gelmediğini fark etsek de bu ilişkiyi sonlandırmak bizim için zor olabiliyor. Peki neden?

Ortak geçmişimiz o kişiden kolay vazgeçemeyeceğimiz kadar fazla olabilir.

Arkadaşımız, bize zor zamanlarımızda yardım etmiş olabilir. Bu da bizim ona karşı gönül borcu duymamıza sebep olur.

Bu arkadaşlığı bitirmemiz başka arkadaşlıklarımızı da etkileyecek olabilir.

Yeni kararlar almak ve sınırlar çizmektense bu arkadaşlığı sürdürmek bize daha kolay geliyor olabilir.

Arkadaşlıkların da bitebileceğini ya da en azından araya mesafe koyarak biraz kendimizi korumamız gerektiğini daha önce hiç öğrenmemiş olabiliriz.

O zaman bir yoklayalım ilişkilerimizi derim…Yol yakınken fark etmek ve arkadaş ilişkilerimizi arada bir yoklamak; süresi dolanı bitirmek ve yeniye kucak açmak en sağlıklısı çünkü…

SEVGİLERİMLE

EDLAN BOSTANCI